Dizi Film Reçeteleri

THE ART OF RACING IN THE RAIN

ADI : The Art Of Ricing In The Rain
OYUNCULAR : Milo Ventimiglia, Kevin Costner, Amanda Seyfried, Kathy Baker, Martin Donovan
YAPIM YILI : 2019
TÜR : Dram, Komedi, Romantik
KİMLER İÇİN : Araba yarışı meraklılarına, aile filmi arayan, bir köpeğin gözünden anlatılan duygu yüklü bir hikaye izlemek isteyen hayvan severlere şiddetle önerilir.
PUANIM : 8/10

Sıcacık ve Etkileyici Bir Sevme Hikayesi: The Art of Racing in the Rain

Film yapımcısı, yazar ve amatör yarışçı Garth Stein’in 2008 yılında yayınlanan ve 23 dile çevrilen, aynı isme sahip romanından uyarlanan yumuş yumuş filmden bahsedeceğim. The Art of Racing in the Rain filmi Patrick Dempsey’in (Grey’s Anatomy’nin Derek Shephard’ı) içinde bulunduğu bir yapım ekibiyle Simon Curtis önderliğinde çekilmiş.

Filmimizin başrolünde Enzo isimli, Golden Retriever cinsi bir köpek dostumuz var. Enzo’nun gözünden onun ve etrafındaki insanların hayatlarını izliyoruz. Enzo’yu sahiplenen Denny Swift ise bir araba yarışçısı. Denny, Enzo’yla sıcacık ve samimi bir bağ kuruyor. Daha sonra bu iki dostun hayatına Eve dahil oluyor. Denny ve Eve’in aşkları, birlikte aile kurmaları, Enzo’nun bu ailedeki yeri, Denny’nin kariyeri ve daha birçok konuyu sıkmadan, sürükleyici bir şekilde anlatmışlar. Ve tabii ki her köpek dostu film gibi duygusal, sevimli, tatlı, pamuk gibi bir film olmuş. Ağlattı, güldürdü ve bir sürü şey öğretti. 2019 yılında yayınlanan filmin oyuncuları arasında Milo Ventimiglia, Amanda Seyfried, Kevin Costner (Enzo’yu seslendiriyor), Kathy Baker, Martin Donovan gibi isimler var.

Bir köpeğin başrolde olduğu filmler içinde The Art of Racing in the Rain’i izleyene kadar favorim Marley and Me idi. İkisi de bence harika filmler ama The Art of Racing in the Rain beni daha başka, daha samimi bir yolla etkiledi. İzleyenleri aşağıya alalım…

DİKKAT SPOİLER…

Uzun zamandır böyle bir filme hasret duyuyordum. Şöyle rahat rahat ağladığım, sıcacık, duygusal, insana bir şeyler anlatan, öğreten kaliteli bir film. Başrolün Milo Ventimiglia olmasıyla zaten beni baştan kazandı. This Is Us dizisinin Jack Pearson’u burada da yine Denny isminde bir Jack Pearson olmuş. Milo’ya aşırı yakışmıyor mu ya böyle roller? Yine beklentiyi yükselttin be çarpık gülüşlüm. Nasıl Jensen Ackles, Dean Winchester ise Milo da artık gözümüzde Jack Pearson. Nokta. Yasaklayın bu adama başka rolleri. Neyse Milo sevgimi yeterince haykırdığıma göre Denny karakterine geçebilirim. Denny içgüdüleri çok sağlam, sevgi dolu, fazla iyi kalpli ve başarılı bir araba yarışçısı. Ama kariyerinde beklediği çıkışı bir türlü yapamıyor. Eve ile tanıştığında kariyerinde yükselişte olduğu bir zamanda. Eve ile kurdukları güven ve sevgi dolu yuvalarına imrenmemek elde değil. Kızı Zoe’un doğumuyla birlikte tam bir Jack Pearson’a yani koruyucu kollayıcı, sevgi dolu, becerikli aile babasına evriliyor Denny. Eve’in beyin tümörü ile olan mücadelesindeki tavırları, kızıyla olan iletişimi ve tabii ki en yakın dostu Enzo’yla olan bağı kalbime dokundu. Hayatındaki öncelikleri çoktan belirlemiş bir adam. Her şeyden önce ailesi geliyor. Daha sonra ise yarışları. En zor zamanlarda bile dirayetli ve soğukkanlı duruşundan, söylediği sözlerden ders alınması gereken bir karakter. Enzo’nun biricik Denny’si. Milo Ventimiglia enfes oynamış.

THE ART OF RICING IN THE RAIN film sahneleri
  • Ventimiglia, ilk başrolünde eşcinsel bir genci oynamış. Hem de 1996 yapımı Must Be the Music adlı kısa filmde. O zamanlara göre oldukça cesur olan bu hareketiyle oyunculuk işinde ciddi olduğunu göstermiş.

  • Milo Ventimiglia oyunculukta başarılı olmasaymış doktor veya asker olmayı deneyecekmiş. Oyunculuk galip gelmiş bu yarıştan. İyi ki harcanmamış bu yetenek.

  • Milo’yu tanıyanlar çarpık bir gülümsemesi olduğunu bilir, tanımayanlar da belki bu filmde fark etmiştir. Bu çarpık gülümsemesi bazı sinirlerinin hasar gördüğü bir doğum kusurunun sonucuymuş. Hollywood’a ilk geldiğinde bu eğilimli yüzünü düzeltmesi gerektiği söylenmiş. Milo başlarda düzeltmeye çalışmış aslında ama daha sonra “ben buyum, çarpık bir ağzım var” demiş. İyi demiş.

  • Milo, Bonnie Hunt Show’da kendisini bildiğinden beri vejetaryan beslendiğini söylemiş. Annesi kendisine hamileyken vejeteryanmış. Milo ve 2 kız kardeşini de vejeteryan diyetle büyütmüş.

  • 2 kız kardeşi, Milo’yu küçükken Madonna gibi giydirip fotoğraflarını çekiyorlarmış (kız kardeş terörü). Katıldığı bir Ellen DeGeneres bölümünde, 13 yaşına geldiğinde bu fotoğrafları hepsini imha ettiğini söylemiş.

  • Milo’nun en sevdiği diziler Breaking Bad, Sons of Anarchy, Spartacus ve House of Cards’mış. Ayrıca This Is Us’ı da çok severek ve ağlayarak izliyormuş canım benim.

Amanda Seyfried’ın canlandırdığı Eve karakterini ben de başlarda Enzo gibi diken üstünde izledim. Sanki hep bir kötülük yapacakmış gibi geldi ama sonradan sevdim tabi. Anne babası bize kök söktürse de Eve gayet tatlı, sevecen ve güzel kalpli bir insandı. Enzo’nun onda bir sorun olduğunu fark ettiği sahnede içim cız etti. Köpekler gerçekten müthişler, insanlardaki hastalıkları erkenden fark etmeleri çok üstün bir yetenek değil mi? Eve’in, Denny’i ve kariyerini anne-babasına rağmen hep desteklemesi, onu pes etmemesi için ikna etmesi çok hoştu. Keşke bu güzel insanların birlikte bir mutlu sonları olsaydı. Kalbimizdesin Eve.

  • Amanda Seyfried’in karakteri Eve, filmde köpeklerden pek hoşlanmadığını söylese de gerçekte Seyfried tam anlamıyla bir köpek aşığıymış. Yıllarca onunla yaşayan Finn adında bir Golden Retriever’i varmış.

  • Seyfried’in oyunculuk dışında şarkı söylemek, dans etmek gibi hünerleri de var. Ayrıca örgü örmeyi de çok seviyormuş. Şapka, bebek patikleri gibi şeyler örüyormuş sürekli. Obsesif kompülsif bozukluğuna çok iyi geldiğini söylemiş bu örgü alışkanlığının.

THE ART OF RACING IN THE RAIN film sahneleri

Oscarlı yönetmen ve oyuncu Kevin Costner’ın seslendirdiği (ilk seslendirme işi) Enzo, ismini Ferrari’nin kurucusu Enzo Anselmo Ferrari’den alıyor. Enzo’nun bebekliğinden yaşlılığına kadar tüm hayatına şahit oluyoruz filmimizde. İnsan koşa koşa gidip Golden sahiplenmek istiyor bu kerata yüzünden. -Kamu spotu- Bakamayacağınız hayvanları bir anlık hevesle sahiplenmeyin. Filmde de gördüğümüz gibi onların da hisleri, duyguları var. Tamam belki Enzo gibi konuşmuyorlar ama onlar da üzülüyor, seviniyor. Bir evcil hayvanla evinizi, hayatınızı paylaşmaya karar verdiğinizde de lütfen barınaklardan sahiplenin, pet shoplardan satın almayın. –Kamu spotu- Şu an ciddi ciddi Enzo’yu oynayan köpeklerin oyunculuklarını övmeyi düşünüyorum. Yani hangi ödül maması karşılığında yaptığınız ya o oyunculuğu? Zamanlamalarını falan nasıl tutturdunuz, tebrikler. Denny ve ailesine olan sevgisi, sahiplenmesi gözlerimi doldurdu her defasında. Ben bile böyle olduysam izlerken, köpek sahipleri hüngür hüngür ağlamıştır herhalde. Zebra’ya kafayı takması da anlamlandırılamayan köpek davranışlarından biri olarak güldürdü. En beğendiğim sahne Eve’in karnına yaslandığı sahne, en çok ağladıım sahne de Denny’nin onu evde yatarken bulduğu sahne oldu. Senin o altın tüylerinden öperim, ısırırım…

THE ART OF RACING IN THE RAIN film sahneleri
  • Enzo’nun genç halini 2 yaşındaki Parker ve yetişkin halini 9 yaşındaki Butler isimli köpeklerle çekmişler. Bebekliğini 10’dan fazla yavru ve yaşlılığını Orbit ve Solar isimli iki farklı köpek canlandırmış. Tüm köpeklerin rahatlığı, güvenliği ve eğlencesi (yerim sizin eğlencenizi) için yapım ekibi elinden geleni yapmış.

  • Sette eğitmenlerin dışında köpeklerle oynamaya ve onları sevmeye yetkili tek kişi Milo Ventimiglia’ymış. Bu şekilde Enzo ve Denny arasında olması gereken bağı ve aşinalığı güçlendirmişler. Zaten kamera arkası videolarında Milo’yu çoğu zaman Parker’la görüyoruz.

  • Ventimiglia, Parker’ın, Butler’a göre daha rahat, tatlı ve uyumlu bir köpek olduğunu söylemiş. Hatta bir Zen ruhuna sahip demiş Parker için. Butler ise yaşlı bir köpek olmasına rağmen enerjisi çok yüksekmiş ve sette herkese kendini sevdirmiş. Goldenların kendini sevdirmemesi mümkün mü, pek sanmam.

  • Denny’nin kullandığı araba 1973 model BMW E9, 3.0 CSi imiş.

  • Milo Ventimiglia’nın, Turner Motorsports M4 GT4’deki sürüş sahneleri, sabit bir hava yastığı süspansiyon mekanizmasında, mavi ekran arka planıyla çekilmiş. Bu arabanın pistteki sahneleri ise profesyonel yarışçılar Justin Marks ve Tanner Foust tarafından Canadian Tire Motorsport Park’ta yapılmış.

  • Filmin sonunda boğazımızı düğümleyen, Denny’nin Enzo’yu pistte gezintiye çıkardığı sahnede kullanılan araba 1957 model Ferrari 250 Testa Rossa koyasıymış. Bu modelden 1957-1961 yılları arasında sadece 33 tane üretilmiş. Efsane sürücülerin bu arabayla kazandıkları yarış başarılarından dolayı çok değerliymiş bu modeller. 2014 yılında orijinal bir 1957 Testa Rossa modeli 39.8 milyon dolara satılmış.

-Kitabını okumamış olanlar için spoiler bilgiler geliyor-

  • Filmde Denny, Eve’in vefatından sonra kayınbabasının açtığı saldırı ve velayet davasıyla mücadele ediyordu ya. Kitapta ise Denny, kendisine aşık ve reşit olmayan bir kız tarafından haksız yere tecavüzle suçlanıyormuş.

  • Denny’nin zaman zaman bakmaları için Enzo’yu bıraktığı arkadaşları Mike ve Tony’i bilirsiniz. Onlar orijinal romanda gay bir çiftmiş. Filmde her iki karakter de var ama bu konuyla ilgili hiçbir referans yok.

-Kitabını okumamış olanlar için spoiler bilgiler gidiyor-

  • Enzo Ferrari kendi firmasını kurduktan kısa bir sonra 2. Dünya Savaşı’nın ortasında kalmış. İtalyan devletinin isteği üzerine fabrikasında savaş için havacılıkla ilgili ekipmanlar üretmeye başlamış. Fabrikasının bir kısmını Maranello’ya taşımış bu nedenle ama burası 1944’te bombalanarak ciddi zarar görmüş ve çalışmaz hale gelmiş bir süreliğine.

  • Enzo’nun babasının adını verdiği oğlu Alfredo, 24 yaşında Duchenne Musküler Distrofi sebebiyle hayatını kaybetmiş. Makine mühendisi olan Alfredo, Ferrari 750 Monza ve 1.5 litrelik V6 motorunun geliştirilmesinde büyük rol oynamış. Oğlunun ölümünden sonra Enzo Ferrari, yas tutuğu için hayatının sonuna kadar koyu renkli gözlükler kullanmış.

İlgimi çeken bazı güzel notları paylaştım sizinle. Çok sevimli, sıcak ve değerli bir film olduğunu düşünüyorum. Doğru oyuncu seçimleri ve yapım ekibiyle oldukça başarılı bir iş çıkmış ortaya. İçinde birçok klişe barındırsa da sıkmadan, abartmadan, tatlı tatlı aktı gitti The Art of Racing in the Rain. Ailecek, evcil hayvanınızla ya da tek başınıza izleyebilirsiniz. Şiddetle tavsiye ederim efendim. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

THE ART OF RACING IN THE RAIN film sahneleri

“En iyi sürücüler sadece şimdiye odaklanır. Asla geçmişe takılıp kalmaz ya da gelecek hakkında düşünmez. Kusur arama daha sonra gelmelidir.”

Denny, The Art of Racing in the Rain

Fragman