Dizi Film Reçeteleri

EVE

EVE

Buralar hep spoiler, dikkat!

Eve başlarda MI5’in basit bir pozisyonunda çalışan, kocası Niko ile heyecansız ve sıradan bir hayat süren kendi halinde bir kadın. Suikastlere, cinayet yöntemlerine, özellikle kadın seri katillere karşı bir ilgisi var. Kendisi bunu sadece bir merak olarak görüyor önce. Tabi nerden bilsin bir Rus ajanına vurulacağını. Daha sonra Villanelle’i bulması için Carolyn’nin kurduğu mini ekibin başına geçince gerçek duyguları ortaya çıkıyor.

Mini Carolyn arası: Harry Potter’daki rolüyle (Potter’ın teyzesi) bilinen Fiona Shaw burada o kadar farklı biri ki ikisinin aynı kişi olduğunu ayırt etmek zor gerçekten. MI6’in üst düzey yöneticisi olan Carolyn oğlu Kenny’le birlikte yaşıyor. Kimseyle normal bir ilişkisi olmadığı gibi oğluyla da sıradan bir anne-oğul ilişkisi yok tabi. Kenny’i tek başına büyüten, babasının kim olduğunu ona söylemeyen Carolyn, kendisine benzeyen oğlunu da istihbaratta çalıştırıyor. Daha çok kendi özel işleri için kullanıyor diyebiliriz. Soğuk, duygularını kendine bile belli etmeyen, gençliğinde hızlı yaşadığını bildiğimiz (bence bu geçmişten bir spin-off dizi çıkar) , hayatı işinden ve oğlundan ibaret olan oldukça gizemli bu kadın hakkında hala çok fazla bir bilgimiz yok. Zaman zaman geçmişinden gelen karakterler ve kendisinin bize anlattığı şeyler dışında pek bir şey öğrenemedik. Beklenmedik anlarda söylediği garip şeyler ve tepkileriyle dizinin en komik karakterlerinden biri. Konstantin’in yanında birden bambaşka biri olması, Kenny’le olan diyalogları, Eve’le olan ilişkisi hakkında daha çok fazla şey söylenebilir. Daha fazla uzatmadan Eve’e dönelim.

killing eve carolyn

Carolyn ile gizli ofislerine ilk girdiğinde sanki kafasının içinde bir gezintiye çıkmış gibi hissettiğini söylüyor Eve. Gözlerinin içi gülüyor, resmen hayat buluyor. Uzun zamandır hissetmediği kadar enerjik ve mutlu hissetmeye başlıyor. E haliyle de Niko’dan, onun güvenli ve bilindik sularından uzaklaşıyor. Peşinde olduğu Villanelle hakkında her şeyi öğrenmek, onunla tanışmak, onu anlamak en büyük arzusu haline geliyor. İlk sezonda bu duygusunu yok sayan, zaman zaman Niko’ya giderek kendini ve onu kandırmaya çalışan bir Eve var. Villanelle ile ilk karşılaşmalarında ona hissettiği en baskın duygu merak belki. Ama daha sonraki her etkileşimle birlikte merak duygusu yerini başlarda hoşlanma, hayranlık, acıma, sempati duygularına ve en sonunda sevgiye bırakıyor. 3 sezonu da izlemiş bir insan Eve’in Villanelle’i sevdiğini rahatlıkla söyleyebilir sanırım.

İlk sezon sonundaki harika ters köşeyi ve yüzleşmeyi izlemek çok zevkliydi. Bölümü “Artık kesin Eve’i öldürecek”, “Eee bildiğin ilanı aşk etti bunlar”, “Aaaaa bıçakladı”, “Hahahah kurtarmaya çalışıyor canım benim” şeklinde izledim. Zekice kurgulanmış bir sezon finaliydi. Eve’in artık duygularını fark ettiği, en yakın arkadaşını öldürmüş bir katil için yapabileceklerinden dolayı dehşete düştüğü ve panikle üst üste yanlış kararlar verdiği bir bölümdü. Bu olay onları tuhaf bir biçimde birbirine bağladı. Eve bu yaşına kadar yapmadığı birçok şeyi Villanelle yüzünden/sayesinde yaptı ve hayatı birden Villanelle’den ibaret oldu.

İkinci sezonun başında ikisinin de şaşkınlıklarını atıp toparlanmaları biraz zaman alıyor. Sonra ise artık onlar da biz de bunun bir aşk hikayesi olduğunu anlıyoruz. İkisi de ne istediklerinin bal gibi farkındalar. Eve yine birkaç umutsuz girişimle Niko’ya dönmeye çalışsa da artık Niko beyimiz de durumu çaktığı için (çok şükür) bu girişimler sonuçsuz kalıyor. Bir anda boşluğa düşen Eve’in imdadına Aeron Peel hızır gibi yetişiyor (çok nevi şahsına münhasır bir insan kim yazdıysa tebrikler). Aeron’un tuttuğu yeni seri katil “Ghost” ile piyasada rekabet artıyor, kartlar yeniden dağıtılıyor (olayları abartmada benim gibi olmayın). Eve yoksa sen mi tuttun Ghost’u doğru söyle… Sırf Villanelle’i kıskandırmak, onunla görüşebilmek için yapmış olabilirsin sen de az sosyopat değilsin canım. Neyse birbirlerine ulaşma çabası içine giren Queer çiftimiz sonunda bunu başarıyor (kendini öldürtmek için ‘crush’ını tutmak mı, tam Eve’lik hareket).

villanelle eve season 2

Küçük bir not: İkinci sezonda Phoebe Waller Bridge elini yavaş yavaş diziden çekmiş. James Bond filmi için gelen yazarlık teklifini kabul etmiş ve Holywood’a açılmış. İkinci sezonda olmasa da üçüncü sezonda yokluğu kesinlikle hissediliyor.

İkinci sezonun ortalarından sonra bol bol Villaneve sahneleri izliyoruz. Eve yine Villanelle’in yanında kendine hakim olmaya çalışsa da artık ona kimse inanmıyor. Carolyn ve Konstantin’in kızlarının birbirleriyle görüşmesine engel olmaya çalışan bekar ebeveyn tavırlarına da güldüm ayrıca. Siz de az değilsiniz ya neyse. Nerde kalmıştık, evet Villaneve sahneleri. Villanelle’nin umursamaz ve korkusuz hareketlerini dizginlemeye çalışan Eve çaresizliği diye bir gerçek var. Sandra Oh’un şaşkın suratıyla birlikte izlemesi çok zevkli oluyor bu sahneleri.

Eve’in Villanelle’i kontrol etmek için sürekli araması (9 cevapsız çağrı ve 3 sesli mesaj), Villanelle’i diğer kadınlardan kıskanması, Villanelle’in gizli mikrofonunu takmadığında merak edip yanına gitmesi, onu Carolyn’e karşı savunması… Ateş bacayı çoktan sarmış be. Tam ne güzel araları olacak galiba diye sevinirken sezon finalinde ortalık yine kan revan. Carolyn ve Konstantin’in oyununa getiriliyoruz cümleten. Eve’in Carolyn ile yaptığı konuşma sonrasındaki hayal kırıklığı ve öfkesi sonucunda Villanelle ile birlikte gitmeye karar veriyor. Yollarına çıkan Raymond engeli zurnanın zırt dediği yer oluyor maalesef. Villanelle’in belinde silahı olduğu halde Raymond’u öldürmemesi, Eve’i teşvik etmesi ikisi arasında oluşan tüm güzel bağları kısa süreliğine de olsa koparıyor.

İkinci sezonun finalinin Roma’da geçiyor olmasından dolayı, bize çok güzel sinematografik bir şölen sunuyorlar. En az 4-5 defa izlemişimdir bu bölümü. Villanelle’in silahı olduğunu öğrenene kadar gerçekten onunla kaçmayı düşünüyordu Eve. Şokunu attıktan sonraki anlık cesaretiyle Villanelle’i reddetmesi, duruma ayması ve gitmeye çalışması Villanelle için acı bir ters köşe oldu. İki oyuncu da bu sahneyi şahane oynamışlar. Hani sözsüz bile oynasalar biz yine anlardık o derece. Bu sezon finalinde Villanelle’i gözü yaşlı eli kanlı, Eve’i ise sırtından vurulmuş bir şekilde yerde baygın bırakıyoruz.

eve villanelle italy

Yayınlanan son sezon olan 3. Sezonda (pandemi patlak verince planlanan tarihten daha erken yayınladılar) Eve’in ölmeyeceği ortadaydı. Ama ordan nasıl kurtuldu, nasıl toparlandı, ne halde yaşıyor bunlar hep soru. Bu detayları hızlıca öğrenip yine bir keşmekeş içinde buluyoruz Eve’i. Kurtulmuş ama tek başına, bir restaurantta çalışıyor, Villanelle’e hem kırgın hem kızgın. Niko zaten Villanelle’in gazabına uğramış ve bir rehabilitasyon merkezinde hayata küsmüş vaziyette ve Eve’den nefret ediyor. Eve’in eski hayatından görüştüğü tek kişi Kenny diyebiliriz yani. Kenny’nin de ani ve trajik ölümüyle (R.i.p.) yine kendini cinayet araştırırken buluyor Eve. Ve ve ve 3. sezon 3. bölümde yaklaşıyor yaklaşmakta olan. Villanelle, Eve’in öldüğünden emin ve boğazına kadar pişmanlığa batmışken Eve’in yaşadığı haberini alıp ex aşkının karşısına çıkıyor. Tam da Eve’in Vilanelle’in tekrar bir cinayet işlediğini duyduğu zamanlarda. Ne olduğunu anlamadan ikiliyi şu meşhur iki katlı Londra otobüsünde buluveriyoruz. Villanelle yine şık mı şık takımlarını çekmiş, Roma savaşçısı kokusunu sürmüş gelirken. Eve ise yıkık bir halde eski kocasına mesaj atıyor. İlk bakışmaları ve Eve’in Villanelle’e saldırması çok eğlenceliydi. Daha sonra ise dikkat dağıtmak için (aynen kesin ondandır) Villanelle’i öpmesi ise beklenmedikti. Ama bir yerde olması da gerekliydi artık 3 yıldır görüşüyorlar… Bu ani buluşmadan sonra yine birkaç bölüm ayrı düşüyorlar. Dasha’nın Niko üzerindeki planı Eve’i oldukça sarssa da Villanelle’in böyle bir şey yapmayacağından emin. Zaten Dasha’yla yaptığı konuşmada da Villanelle’i ne kadar iyi tanıdığını ve çözdüğünü görüyoruz.

Buraya kadar 3. Sezon için umutlarım hala tazeydi. Bu bölümden sonra ise beni yeterince tatmin edemedi bu sezon. Eve’i çok az görebildik, gereksiz bir şekilde Carolyn’in yıllardır görüşmediği kızı, mıy mıy Geraldine hayatımıza girdi (hayır yani annesi bile görüşmüyor demek ki bir sebebi var). Villanelle cephesinde onun kafasını karıştıran Dasha ortaya çıktı, Konstantin desen ne yaptığı belli değil en itici olduğu sezon bu sezondu. Böyle karman çorman bir olaylar bir şeyler. Ha bir de baş gereksiz Niko var. Adamın boğazına dirgen saplanmış hala hastanede Eve’e robotik robotik atarlanıyor. Kusura bakmayın, sizi severim Killing Eve yazarları ama dirgen sizce biraz abartı olmamış mıydı? Peki ya Konstantin’in Geraldine ile olan saçma münasebeti? Bunun gibi konular ve mantık hataları gözüme çokça battı. Çok daha güzel yazılabilirdi yani.

Dediğim gibi son sezonda Eve’i (namı diğer Tallulah Shark) çok göremesek de 3 yılın sonunda bambaşka birine dönüştüğünü söyleyebiliriz. Buraya gelmesi fazlaca fedakarlık ve zaman aldı. Artık Villanelle’i görmek, onunla konuşmak, onu etrafındaki tehlikelerden korumak (zevkle insan öldüren bir kadından bahsettiğimizi unutmayınız) ve ona yardım etmek isteyen bir Eve var. İlgisini gizlemiyor ama buluşmalarını engelleyen bir takım olaylar yüzünden de bu kavuşma bir türlü gerçekleşmiyor. Villaneve sahneleri bu sezonda beklentimin çok altında kaldı süre olarak. Balo salonundaki randevuları benim en çok sevdiğim Villaneve buluşmalarından biri oldu kesinlikle. İkisinin de birbirlerinin karşısında gardlarını indirdiği, hislerini kelimelere döktükleri, güvenlerini açıkça gösterdikleri ender anlardan biriydi balo sahneleri. Bu sefer kırılgan olan Villanelle, koruyup kollayan Eve’di. Bu buluşmadan sonra Paul’un evindeki sahnelerde bir çift gibiydiler. Buralar ayrıca çok tatlı ve eğlenceliydi (çılgınca bu sahnelerinin giflerini aramıştım).

Sezonu kurtaran ise kesinlikle köprü sahnesi oldu. Kalplerimize Eros oku attılar resmen. Köprü sahnesindeki “Geleceğimi düşündüğümde tekrar ve tekrar senin yüzünü görüyorum” itirafı duyduğum en romantik şey olabilir sanırım. Artık yelkenleri suya indirmiş, kendini ve aşkını kabullenmiş bir Eve var karşımızda. Tabii ki yanlış yaptığı şeyler oldu, buraya gelene kadar isteyerek/istemeyerek birçok kayıp yaşadı ve yaşattı. Yani kendisinin de dediği gibi bence de hepimizin içinde canavarları var ve onları cesaretlendirip cesaretlendirmemek bize kalmış. İçinde iyilik de kötülük de bulunan, doğru şeyi yapmaya çalışırken bazı şeyleri batıran, aşık olan, kafa tutan, cesur, güçlü ama yorgun bir karakter Eve. Bu dürüstlük belki de bize kendisini sevdiren. Öğretilen tekdüze karakterlerden farklı ve gerçekçi olan bu karakteri 4. sezonda daha fazla tanımak umuduyla yazımın Eve kısmını bitiriyorum.

Ekleme: 4. sezonun final sezonu olacağını açıkladılar…

eve bridge

“Bence hepimizin içinde canavarlar var. Sadece, çoğu insan onları saklamayı başarabiliyor.”

Eve Polastri, Killing Eve

Fragman